Bir düşün!
Sana en çok benzeyen kişiye, ne kadar benziyorsun?
Yaratılmış tüm insanlar içinde, senin parmak izinin bir benzeri daha yok iken…
Seninle aynı görünen, seninle aynı düşünen bir kişi daha var mı?
Dünya üzerindeki 8 milyar insan içinde, bir benzerin daha olmadığını düşünmek, nasıl hissettiriyor?
Eşsiz öyle değil mi?
Sen eşsizsin!
Tıpkı parmak izinin bir benzeri olmadığı gibi…
Doğduğun andan itibaren, yaşadığın, öğrendiğin, tecrübe ettiğin her deneyimi kaydettiğin hafızan ile kendi özgün hikâyeni yazdıkça hem kendinden hem de diğerlerinden farklılaşıyorsun. Böylece doğuştan gelen kusursuzluğunun üzerine, bir de “benzersiz kişiliğini” inşa ediyorsun.
Zaman geçtikçe, kendi yaşamının mimarı, kusursuz bir sanat eseri yaratan özgün bir sanatçı oluyorsun.
Sen bir sanatçısın!
Sanatçı ruhunla, donanımında kodlu olan özel yeteneklerini keşfettikçe, yazıyor, çiziyor, resmediyor, üretiyorsun. Ürünler, hizmetler tasarlıyor, markalar yaratıyorsun. Tasarımcı, heykeltraş, yazar, mimar, ressam… oluyor, kendi eserlerine imza atan logolar tasarlıyorsun.
Peki ürettiğin eserler gibi kendinin de bir marka olduğunun farkında mısın?
Marka, semboller ile ifade edilen, somut ve soyut olarak insan zihninde algılanan değerlerin tamamıdır. Her hatırladığımızda aynı duyguları hissettiren, aynı duyguların çağrışım yaptığı değerlerin bizdeki algısına, “marka” deriz.
Marka çağrışımı, marka diye tanımladığımız unsur ile ilgili tüm değerlendirmelerimizi ifade eder. İnsanları her zaman gerçekler değil, çoğu zaman duyguları harekete geçirir. Kendimizi bağlı hissedip zamanla bağımlısı olduğumuz her şeyde, duygularımız başroldedir.
Bir markayı yaşatan ve yaratan unsur duygudur.
Dolayısı ile arzu ettiğimiz duyguları harekete geçiren, tetikleyen markaların konumlandırılması zihinlerimizdedir.
Markaların doğru iletişimleri ile “Görünür Kıldığı” çağrışımlar, “markaların kimliğini” temsil eder. İngilizcesi “brand eguity” olan “marka denkliği”, markanın itibarı ve imajını hakkındaki algıların değerini ifade eder. Ürün ve hizmette, bu denkliğin finansal karşılığı da “marka değeri” dir.
Her markanın zihnimizde çağrışım yapmasını sağlayan bir kimliği vardır. Marka kimliğinin içine markanın adı, logosu, mesajı, vizyonu, misyonu ve pek çok unsur dahildir.
Her insan eşi benzeri olmayan bir “Marka” olarak doğar!
Kendine has, kendini yansıtan bir imajı vardır. Kendine özgü ses tonu, sesli ve görsel temsil sistemleri, kendine has giyim tarzı vardır.
Sadece bize ait olan bir “Marka kimliğimiz” vardır. İtibarımızı pekiştiren veya yıkan seçimlerimiz, kendimizi temsil eden ortamlar, beraber göründüğümüz insanlar, ilgilendiğimiz konular, kimliğimizin bir parçasıdır. Hakkımızda doğru veya yanlış intiba yaratır.
İsimlerimizle beraber sembolize ettiğimiz, altına imzamızı attığımız, görsel ve sözlü mesajlar ile imajımızı oluşturduğumuz, algı yönetimini, itibar yönetimini “BEN” dediğimiz ajansa emanet ettiğimiz, eşsiz bir markayız biz.
Ve sahip olduğumuz en değerli markanın, tek “MARKA ELÇİSİ” olarak, her an kendimizi temsil ediyoruz.
Ve kendimizi ne kadar iyi tanırsak, temsil ettiğimiz kişiye o kadar çok benziyoruz.
Özlem Küçük
MARKAON3 kurucu, editör